rankend | Farklı Olmak Emek İster

   
  DARMA TARIHCESI
  Amasya Takvimi-Roma Tarihi
 
    1983 yılı Haziran ayında, Amasya Müzesi'nde Müze Araştırmacısı olarak görevliyken, Kültür Bakanlığı, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nce, Adıyaman İli, Kahta İlçesi, Geldibuldu köyünde bulunan Tille Höyük kazısına Bakanlık Temsilcisi olarak görevlendirildim.Kazı başkanı Ankara İngiliz Arkeoloji Enstitüsü'nün Müdürü Davit French idi. Kazı müddetince kendisiyle çok sohbetlerimiz oldu. Kendisi Anadolu'nun büyük bir kısmına defalarca araştırma gezileri yaptığı için, köyümüze de 1950 li yıllarda ziyarette bulunmuştur.
    Sohbetimizin birinde 1950 li yıllarda Darma köyü ve civarını motosikletiyle dolaştığını anlattı.Zaten o yıllarda dolaşırken amcamın oğlu rahmetli Ahmet Önder'le de tanışmışlar. Sonradan Ahmet Amcam bana Deyvit Bey'i çok iyi hatırladığını anlattı.Bir sohbetimizde, köyümüzün altından geçen yolun 2000 yıl önce dahi, bugün olduğu gibi Uluyol olarak Romalılar tarafından adlandırıldığını söyledi.Niksar-Zile hattı boyunca uzanan bu yolun belirli mesafelerinde "mesafe taşları veya mil taşlarının" bulunduğundan bahsetti. Deyvit Bey'i yakalamışken çok merak ettiğim ve köyümüz insanlarının da tarafıma sürekli sordukları, bu yolun kuzey kenarındaki Kurtkıyısı diye adlandırılan yükseltinin de ne olabileceğini sormuştum. Bu tepenin Uluyol'un güvenliğini sağlamak için Romalı askerlere ait bir "gözetleme kulesi" olduğunu ifade etti. Zaten 1960'lı yıllarda bu tepeyi kaçak olarak kazan definecilerin ortaya çıkardıkları iri kesme küfeki taşlarıyla örülmüş odayı, ben de ziyaret etmiştim.Hatta bu taşları kenarlarında kenetlemek için kullanılan kurşun bağlantı parçalarının etrafa atıldığına da şahit olmuştum.Sonradan öğrendiğime göre bu tepeyi kazan köyümüzden Mustafa Ünal, çıkan küfeki (yörede bu taşa söngüt taşı denir) taşlarını aynı mahalleden akrabası Hulusi Ünal'a para karşılığı sattığı ve bugün hala ayakta olan bu Hulusi Ünal'ın ev inşaatının temelinde bu taşların kullanıldığını öğrendim.Hatta bu tepenin bulunduğu tarlanın sahibi bulunan İbrahim Söyler'in de bu taşları evinin temellerinde kullandığı söylenmiştir.Bu ev 2002 yılında yenisi yapılmak üzere yıkıldı, ancak temelden çıkan bu taşların gene etraftaki bahçe duvarlarında kullanıldığı görülmektedir.Kazılan alanda muhkem duvarlarla örülü odadan başka birşeyin ortaya çıkarıldığını sanmıyorum.Ancak bu tepe civarında ki tarlalarda çalışan insanların 1905-1907 yıllaına ait gümüş,İngiliz kralı 8.Edvard'ın ismi yazılı olan paralardan birkaç tane bulduklarına rastladım.Birinci Dünya Harbi sırasında kısa dönem de olsa yöreyi işgal eden İngiliz askerlerinin kullandığı paralar olsa gerektir.Yalnız paraların kenarlarında delikler bulunmaktadır.Ayrıca gene bu alandaki tarlalarda ele geçen Amisos paraları da mevcuttur.
     Bu Uluyol kenarına Romalılar tarafından belirli aralıklarla dikilmiş olan mil taşlarından, çok büyük çaplı olan bir adedini Çakırsu köyü Derempınar mevkiinden 1980 yılında müze bahçesine taşıdım.İkincisini de daha küçük çaplı olmakla beraber Amasya Kapıkaya köyü arazisinden, Ferhat Su Kanalı'nın toprak yüzeyindeki kesiminden, elma bahçeleri içinden alarak Amasya Müze bahçesine taşıdım.İşte o zaman bu su kanallarının, bugün hala Devlet Su İşlerinin kullanmış olduğu, Şahin Kayası mevkiinden gelen kanal olduğunu görmüştüm.Yaklaşık 2200 yıldır aynı güzergahta devam ederek bahçelere su taşıdığına şahit oldum.
    Bir üçüncü mil taşının da Aşağı Baraklı köyü cami duvarında kullanıldığını gördüm.Bu en son mil taşı da yıllar sonra köy muhtarlığına, duvarın yeniden yapımı için para ödenerek müzeye kazanıldığını öğrendim.
    Deyvit Frenç'le bir başka sohbetimiz de siz Amasyalılar çok şanslı insanlarsınız deyince, nedenini sordum. Takvimi olan bir şehrin insanlarısınız. Bir şehir için takvim icad etmek çok önemli bir husus.Sungurlu civarında Roma dönemine bir mezar steli tesbit ettiğini, üzerinde de "Amasya takvimine göre 102 yılında vefat etmiştir" diye yazılı olduğunu söylemişti.
    Amasya'nın ilk yazılı takvimi:
    Romalılar zamanında eski Amasia yöresi şehirlerinde bir takvim sistemi oturtulmuştur. Bu takvim yöntemi ilk olarak Amasya'da madeni paralarda kullanılmıştır. Yazılı belgelerde olaylar, takvim şeklinde ilk defa yıl ve ay olarak yavaş yavaş bölünerek yerine oturmaya başlamıştır.Elle yazılan bu takvim yıl ve ay olarak ayrıldıktan sonra,hafta ve gün olarak da isim almıştır. Bu takvim Amasya teorisi adı verilen bir yöntemle çözülmüştür. Bu takvimin içinde bazı Roma dönemlerine ait bölümler bulunmaktadır. Yörede ilk olarak Vezirköprü, Büyüknefes, Çankırı, Samsun, Niksar ve Zile'de kullanılmaya başlanmıştır.Bu takvimlerin kalıntıları ilk olarak Amasya Yassıçal (eski Ebemi köyü) Beldesinde yer alan Zeus Stratios Tapınağı'nda bulunmuştur. Bazen yapılan tarih ölçümlerini kağıt bulamadıkları için vücutlarına not ediyorlardı.Milattan sonra 97-98 yıllarında bu takvim oluşturulmaya başlanmıştır.Bu takvimleri yapmak için şehir şehir dolaşılmış ve elleriyle kopyalamışlardır.Yazılı belgelerin ele geçtiği ortamlarda ilk defa bu takvim sistemi gün ışığına çıkmaya başlamıştır.
    Amasya yöresinde bu takvim örnekleri taşlara yazılarak kopyalanmaktaydı:
   İlk defa Roma İmparatoru Domitianus zamanında bu takvim,milattan sonra 97/98 yılları, 100.sene kabul edilerek kullanılmaya başlanmıştır.
    İmparator Hadrianus zamanında da milattan sonra 120/121 yılları 123.sene,123/124 yılları 126.sene,131/132 yılları 134.sene, 133/134 yılları 136.sene, 137/138 yılları da 140. sene kabul edilerek kullanılmaya başlanmıştır. 
    İmparator Antonius Pius zamanındaki milattan sonra 139/140 yılları 142.sene, 142/143 yılları 145.sene, 144/145 yılları 147.sene, 145/146 yılları 148.sene, 147/148 yılları 150.sene,160.senenin karşılığı yıllar tesbit edilememiş, 160/161 yılları 163.sene olarak kabul edilmiştir.
    İmparator Marcus Aurelius zamanındaki milattan sonraki 162/163 yılları 165.sene olarak kabul edilmiş, 164 yılı 166.sene, gene 164/165 yılları 167.sene, 165/166 yılları 168.sene, 166/167 yılları 169.sene
167/168       ---170
169/170       ---172
170/171       ----173
171/172       ----174
172/173      -----175
174/175      -----177
175/176      -----178
178/179     -----181  senesi olarak kabul edilmiştir.
    Roma İmparatoru Commodus zamanı
milattan sonraki 183/184  yılları    186
      "                   187/188   "          190
     Roma İmparatoru Septumus Severus zama.
M.ö. 193/194 yılları 186
  "     194/195   "      187
  "      196/197   "     199
  "       197/198   "     200
  "       199/200   "     202
  "       201/202   "     204
  "       203/204   "     206
  "       204/205   "     207
  "       205/206   "     208
  "       207/208    "    210
          208/209    "    211
    Roma İmparatoru Karakalla zamanı
M.ö.   212/213  yılları 215
  "       215/216    "      218
  "       216/217    "      219
    Roma İmparatoru Severus Alexander zama.
M.ö.   230/231 yılları  233
  "       234/235   "       237
    Roma İmparatoru Gordianus zamanı
M.ö.   239/240  yılları  242
  "       242/243    "       245
    Roma İmparatoru Treb. Gallus zamanı
M.ö.    251/252 yılları   254
    Roma İmparatoru Gallienus zamanı
M.ö.    257/258   yılları  260
  "        258/259     "       261 senesi olarak kabul edilmiştir.
-----------------------------
    İlkçağ'da Amaseia adıyla bilinen kent, Anadolu'nun en eski yerleşim merkezlerindendir.Kentin adı M.Ö.1400'lere tarihlenen Hitit metinlerinde Hakmiş olarak geçer.Metinlere göre Muvattaliş ve III.Murşiliş dönemlerinde III.Hattuşili burada bağımsız bir hükümdar gibi davrandı.Kaşkalar'ın saldırılarını püskürterek kuzeye çekilmelerini sağladı.Kent, Hellenistik pontos Krallığı döneminde önem kazandı.I.Mithridates Kitistes'in yaklaşık m.ö. 300 de kurduğu krallığın, Sinop'un I.Pharnakes  tarafından m.ö.183'de ele geçirilmesine kadar başkentliğini yaptı.Bundan sonra da Zeus Stratios tapınağına yakınlığı (IV.Mithridates Eupator tarafından yaptırıldı) ve Pontos krallarının anıtları dolaysıyla krallık için önemli bir kent olma özelliğini korudu.Amasya m.ö.70'de Romalı general Lucullus tarafından ele geçirildi.Pompeius'un yeni yönetim birimi Bithynia ve Pontos'un içinde yer aldı (m.ö.64).Antonius tarafından bilinmeyen bir hanedana verildi ve m.ö.3-2 arasında Galatia'ya katıldı.Diocletianus ve Constantinus'un yaptığı düzenlemelerde Diospontos'un anakenti (metropolis) oldu.İmparator Phokas burada bir saray ve kilise yaptırdı.Sasani hükümdarı Hüsrev Perviz zamanında İran yönetimine geçen kent, İmparator Herakleios tarafından geri alındı.Kısa bir süre de Arapların eline geçti.Malazgirt Savaşı'nın ardından, Melik Danişmend Gazi ıx.yy.ın sonlarına doğru kenti zaptetti.Birinci Haçlı Seferi'nde Ankara ve Çankırı'yı ele geçiren Raimond de Toulouse Amasya üzerine yürüdüyse de Türkler tarafından ağır bir yenilgiye uğratılarak çekilmek zorunda bırakıldı.Anadoplu Selçuklu Sultanı II.Kılıçarslan, Danişmendli Devleti'ne son vererek Amasya'yı Selçuklu topraklarına kattı (1177). Selçuklu döneminde kentte yoğun bayındırlık etkinlikleri oldu ve Amasya Anadolu'nun önemli bir kültür merkezi durumuna geldi.1192'de II.Kılıçarslan,Anadolu Selçuklu Devleti'ni oğulları arasında bölüştürdüğünde, Amasya Nizamettin Argun Şah'a düştü.Sultan I.Alattin Keykubat döneminde (1220-1236), Moğol saldırılarından kaçan Harizmliler buraya yerleştirildi.Babailik'in kurucusu Baba İshak, görüşlerini Kefersut dolaylarında yaydıktan sonra Amasya'nın bir köyüne yerleşti.Amasya,Sivas, Çorum, Tokat bölgesinde etkisini arttırdı. II.Gıyasettin Keyhüsrev'in Amasya subaşılığına atadığı Armağanşah, Baba İshak'ı kale burcunda astı.Bunu haber alan Türkmenler, Amasya'ya saldırdılar ve Armağanşah'ı öldürdüler.Kent Moğolların Anadolu'ya egemen olduğu dönemde de önemini korudu.1342'de Sivas naibi Eretna'nın eline geçti.Daha sonra kente Emir Hacı Şadgeldi Paşa egemen oldu.Şadgeldi, Kadı Burhanettin ile yaptığı bir savaşta ölünce kent, oğlu Ahmet Bey'e kaldı.Ahmet Bey, Kadı Burhanettin'in baskısı karşısında Amasya'yı Osmanlılara teslim etti (1393). Yaklaşan Timur tehlikesine karşı kentin valiliğine şehzade Çelebi Mehmet getirildi.Ankara Savaşı'ndan (1402) sonra kentin eski valisi Çelebi Mehmet, Timur'a bağlı olarak Amasya merkez olmak üzere Sivas, Tokat yörelerine egemen oldu.Kardeşleri ile giriştiği taht kavgasında Amasya'yı üs olarak kullandı.Osmanlı padişahları II.Murat, II.Mehmet (Fatih), II.Bayezıd şehzadeliklerinde Amasya'da vali olarak bulundular.II.Murat ile I.Selim (Yavuz) Amasya'da doğdu.II.Bayezid'ın oğlu Ahmet, kardeşi Selim'e karşı taht kavgasına giriştiğinde Amasya valisi idi.1512'de Şii ayaklanmacı Şahkulu'nun halifesi Baba Zünnun bir baskınla Amasya'yı ele geçirdi ise de Yavuz Sultan Selim'in Amasya Beylerbeyliği'ne atadığı Mustafa Paşa kenti geri aldı.Mısır seferi (1516-1517) sırasında Baba Zünnun ve Şeyh Celal kenti yağmaladılar.Amasya, 1518'de sancak yapılarak Sivas'a bağlandı.Şehzade Mustafa şehrin valiliğine atanınca bağımsız sancak durumuna getirildi.Şehzade Mustafa'nın öldürülmesinden sonra yeniden Sivas'a bağlandı.Kanuni Sultan Süleyman, Nahcivan seferinden dönerken Amasya'ya uğradı.Avusturya elçisi Bushbecg'i burada kabul etti.İran ile Amasya Antlaşması burada imzalandı.XVI.yy.ın sonlarından başlayarak Amasya ve yöresinde başgösteren ayaklanmalara Kuyucu Murat Paşa son verdi (1608).Bu tarihten sonra kent ve yöresinde önemli bir kargaşa olmadı.XIX.yy.ın ikinci yarısının başlarında kentte yaklaşık 25.000 kişi yaşıyordu.Bunların 2000'i öğrenciydi ve 18 medresede öğrenim görüyorlardı.Ulusal Kurtuluş Şavaşı'nın ilk günlerinde Mustafa Kemal Paşa,Amasya Genegesi'ni burada hazırladı (21 Hziran 1919).Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti temsilcileriyle İstanbul Hükümeti temsilcileri arasındaki görüşmeler burada yapıldı (Amasya Protokolü 20-23 Ekim 1919). Cumhuriyetin ilanından sonra Amasya il merkezi oldu. 
    ROMA TARİHİNİN ANA HATLARI
    Küçük Asya'da Roma hakimiyetine karşı ilk ayaklanan devlet,Karadeniz'in güney-doğusuna isabet eden Pontos krallığı olmuştur.Çok zengin topraklara ve ormanlara sahip olan bu devletin başına m.ö.111 senesinde Mithridates VI.Eupator geçmişti.Kuvvetli ve akıllı bir kral olan Mithridates,kendisini bütün Küçük Asya'yı idaresi altına toplayarak büyük bir devlet kurmakla vazifeli addediyordu.Saltanatının ilk senelerinde evvele kendisini Skyth'lere ve Sarmatlara karşı yardıma çağırmış olan Kırım Yarımadası ve Kerç Boğazı üzerinddeki Grek şehirlerini;daha sonra Doğu Karadeniz kıyısındaki Kolchhis'i hakimiyeti altına almış,Batıda Dinieper ile Tuna arasındaki kavimler,Thrak'lar ve İllyria'lılar ile münasebet kurmuştu.Bundan sonra m.ö.104'de Bitynia kralı Nikomedes III.ile birlikte Paflagonya alınarak aralarında paylaşılmıştır.Bir çok defalar Orta Küçük Asya'daki Kapadokya'ya hücumlar yapılmış,sonunda İmperium Romanum'un doğu hudutlarında kuvvetli bir Pontos devleti meydana gelmiştir.Roma'da bu sırada idareyi elinde bulunduran Optimatlar,Doğu siyasetine pek önem vermiyorlardı.Hatta Mitridat bir seferinde Kapadokyaya hücum ederek Roma'nın himaye ettiği kralı Eriobarzanes'i memleketinden kovduğu zaman (92) Roma,bu sırada Kilikya eyaleti Propreator'u olan Sulla'ya, müdahale ederek kralı tekrar yerine getirmesi emrini vermekle yetinmiştir.Bu durumdan cesareti artan Mitridat,yayılma siyasetini Bitinia'ya doğru da genişletmeye karar vermiştir.Bitinia'ya Roma tarafından bu sırada gönderilen sefaret heyetinin kumandanı M.Akillius,bu esnadaki Bitinia kralını Mitridat'a karşı harb etmeye teşvik edince,bu hadise Mitridat'ın Anadoludaki Roma hakimiyetine karşı harekete geçmesine sebeb olmuştur ki bu,hellenistik Doğu'nun Roma'ya karşı son ayaklanmasıdır.Mitridat'ın harp için denizde ve karada yaptığı hazırlıklar,Doğu ve Batı'da meydana getirdiği anlaşmalar,Gerk dünyasında Roma'ya karşı duyulan nefret,onun işini kolaylaştıran olaylardı.Halbuki Roma bir taraftan da İtalya'da İtaliklerin ayaklanması ve onu takiben başlayan iç harpler ile uğraşmak zorunda idi.Ayrıca Mitridat'ın elinde İskit birlikleri ile kuvvetlenen büyük bir kara ordusu,300 harp gemisinden müteşekkil bir donanması vardı.Harp kasası da dolu idi.
 
  BU SİTE 71383 ziyaretçi (148543 klik) KİŞİ TARAFINDAN ZİYARET EDİLMİŞTİR  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol