Zonguldak Ereğli prensesi, Dionysos'un eşi Amastris'in küçük kenti Amasra'ya Bartın yolundan gelirken Asker Suyu denen yerde durup tepeden denize bakınca inanılmaz kıyı güzelliği karşısında şaşırıp kalırsınız.
    17.3.1998-Sezai Gülşen,İTÜ Araştırma Görevlisi: Neden Tanrı kavramını yerde değil de gökte arıyoruz. Mitra dini Hıristiyanlığı nasıl etkiledi.Ekmek, şarap mitra'dan hıristiyanlığa geçmiştir.Dionizos kültünde ve orfeik dindeki benzerlikler.Şaman düşüncesi bugünkü aleviliğe nasıl etki yaptı?Dinler kavramının asıl netleştiği dönem neolitiktir.Avın kutsallaştığı mağara dönemi sonunda tarım toplumunda netleşir.Somut olandan soyuta gidilir.Şems=Şamaş (Sümer tanrısı,en büyük tanrı Güneş tanrısı).Dionizos ve Anadolu Mitologyası kitabının yazarı Metin And.
    Jason (İason), Yunanistan'ın Volos şehrinden hareket ederek şimdiki Gürcistan olan Kolhida şehrine gidiyor ve o zamanlar gücün ve zenginliğin sembolü olan "altın postu" geri alıyor.Gemi İstanbul'dan geçerken, akıntı ve azgın dalgalarla boğuşuyordu.Yunan mitolojisinde geçen Argo Gemisi 3 bin yıl öncesinin teknolojisiyle yeniden inşa edildi.Tahta,çekiç ve insan gücüyle,çivi kullanılmadan yapılan gemi tamamen eski tekniklerle üretildi.
    Afrodit yahut Venüs : Yunanlıların Afrodit, latinlerin Venüs dedikleri, ölmezlerin en güzeli, Aşk ve Güzellik Tanrıçası,önceleri ışık ilahesi sayılırdı.Bu hal, yani onun ışık tanrıçası telakki edilmesi,yalnız onun gökyüzünde çeşit çeşit ihtişamlarla kendisini göstermesinden dolayı değildi.Işık, yeryüzünde de hayatın ve çoğalmanın başlıca sebebi idi.Gerçekten gökyüzünün açıklığı,sükunet ve tatlılığı içinde yeryüzüne yayılan Tanrısal ışık olmasaydı,rengini tanyerinin kızıllığından alan güller açarmıydı?Eğer ışık olmasaydı,ilkbaharlarda ağaçlara su yürüyerek,ormanların sık saçları yeniden bitermiydi?Eğer ışık olmasaydı,hayat olurmuydu?
    Yalnız yeryüzünün değil,gökyüzünün güzellikleri de hep ışıktan gelmektedir.Işık olmasaydı,pembe yüzlü şafak olmayacaktı,insanın içine rahatlık döken,ruhu avutan bulutsuz gökyüzünün letafeti,bulunmayacaktı.Işık olmasaydı,batı,kızıl renklere boyanmayacak,denizler yanmayacak,ufuklar tutuşmayacaktı.Geceleyin yıldızlar bize göz kırpmayacaklar ve semanın derinliklerinde parlamayacaklardı.İşte yeryüzünün ve gökyüzünün bütün ihtişamına ve güzelliğine ışık sebep olduğu için zamanla "ışık ilahesi",Güzellik Tanrıçası oldu.
    Güzel olan her şeyi,aşk ilham etmez mi,güzellerin güzeli olan,afrodit de bu yüzden yalnız Güzellik Tanrıçası değil,aynı zamanda Aşk Tanrıçası oldu. 
    FALLUSÇULUK : (Dünden bugüne İstanbul Ansiklopedisi.Cilt.6) Fallusa tapınma olarak da bilinir.Yunanca phallus=penis,cinsel organlarla ya da cinsel ilişki eylemiyle simgelenen bereket ve doğurganlık ilkesine tapınma.Cinselliği ya da kadın ve erkek cinsel organlarına ilişkin simgeleri içeren dinsel etkinlikler kimi zaman "fallusçu kült" biçiminde nitelenirse de özü fallusçu olan hiçbir kült bilinmemektedir.Cinsellikle ilgili ayinlerin en önemlileri,bereketi arttıracağı inancıyla doğrudan cinsel ilşkiye yer veren ayinlerdir.Bunlar,kısıtlamaları ortadan kaldırıp uygarlık öncesi kaosa geri dönüşü sağlayarak yaratıcı gücü serbest bırakır.Yeni yıl şenlikleri sırasındaki toplu sevişmeler buna örnektir.Simyada ya da Tantra Hinduizminde ise cinsel ilşki,karşıtların birliğini simgeler.
    Bazı küllerde de tapınma nesnesi,çeşitli cinsel organ tasvirleridir.Örneğin;eski Yunan ve Roma'daki Dionizos şenliklerinde dev bir fallus tasviri taşınırdı.Hindu dininde ise,tanrı Şiva ile karısı Şakti'nin cinsel organlarını simgeleyen linga (erkeklik) ve yoni (dişilik) tasvirlerine tapınılır.Linga ve yoni genellikle birleşmiş durumdadır; böylelikle dişi ve erkek ilkelerin sonsuza değin ayrılmaz olduğu ve birlikte,varoluşun bütünlüğünü temsil ettikleri anlatılır.Bazen de tapınma nesnesi,eski yunandaki priapos gibi,cinsel organı abartık biçimde betimlenmiş tanrı ya da tanrıçadır.Bu durumda tapınılan cinsel organın kendisinden çok temsil ettiği yaratıcılık ve bereket gücüdür.