rankend | Farklı Olmak Emek İster

   
  DARMA TARIHCESI
  RAKAMLAR
 
 Kitabın Adı: Bir Gölgenin Peşinde
                    Yazarı        : Georges İfrah
    Rakamlar nereden geliyor ? - Sıfırı kim icad etti ?
    Bir tanrının ya da bir uygarlık kahramanının armağanı olarak birdenbire ortaya çıkmış sanıyoruz. Çok eski çağlardan geliyor.Tarih öncesindeki uzaktan atalarımızı rakamları düşünmeye iten hangi dürtülerdi ? Salt gökbilimsel ilgiler mi ? Yoksa sırf topluluk yaşamına gereksinimleri mi ? Hesap yapma gereği insan zihnine kendini nasıl dayattı.İnsan sözlü olarak sayı saymayı bilmezken somut ışmarlarla ve seslerle mi saymıştır ? Yoksa sayı kavramı deneyden mi çıktı ? Olsa olsa teki, çifti ve çoğu tasarlayabiliyordu.Ruhbilimcilerin ve budunbilimcilerin yaptığı deneyler, bazı yüksek hayvanlar gibi hiçbir ön eğitim görmemiş yetişkin insanın da doğrudan sayı algısı, ancak 1 den 4 e kadardır.Ondan sonrasını sayması, henüz öğrenim görmemişse saymayı öğrenmesi gerekir.
    Bir törenin tarihini öğrenebilmek ve iletebilmek için ya da sabahleyin dışarı çıkarılan koyunların, sığırların akşam sağ sağlim geri döndüğünü saptayabilmek için ille de bizim gibi "saymayı" bilmek gerekmez.Çeşitli aracıdan yardım alınabilir. Bazı ilkellerin dillerinde sayı adları olarak bir, iki ve çoktan başkası yoktur. Kemik ya da ağaç kertme yolunu kullanırlar. Kimileri de çakılları, çomakları üst üste yığma ya da yan yana dizme yolunu kullanırlar. Kimileri ise, bedenin çeşitli parçalarına yöneliyor, el ve ayak parmaklarına, kol ve bacakların eklemlerine, gözlere, buruna, ağıza, kulaklara, memelere, göğüse başvuruyorlar.
    İlk Hesap Makineleri :Üstün yetenekleriyle çok sayıda insan güçlüklere karşı, yavaş yavaş eline geçen her şeyi kendi yararına kullanmaya başlamıştır. Doğa ikiyi simgelemek için kuşun kanatlarını, üç için yonca yapraklarını, beş için elin parmaklarını v.s. model olarak sunmuştur. Bu ardardalık ilişkilerinden derece derece sayıların ve hesabın soyutlamasına ulaşmıştır. 
    Herkes sayı saymaya on parmağı ile başladığından, şu anda var olan sayılama dizgelerinin çoğu on tabanına dayanır. On iki tabanını seçmiş bazı toplumlar olduğu gibi, Mayalar, Aztekler, Keltler ve Basklar gibi bazı toplumlar da bir parça eğilince ayak parmaklarıyla da sayılabileceğini farketmişler, böylece 20 tabanını benimsemişlerdir. 
    Bilinen en eski yazının icadcısı olan Sümerlere ve sıfırı keşfeden Babillilere gelince nedendir bilinmez onlar altmışlı taban ile sayıyorlardı. Zamanı saatlere, dakikalara, saniyelere bölme ayrıca 60 dakikaya bölünmüş dereceleri ve 60 saniyeye bölünmüş dakikaları olan, 360 dereceye bölünmüş daireyi bize bırakan onlardır.
    Batı Avrupa'da keşfedilmiş, 20 000,- 30 000 yıllık, üzerinde bir ya da birçok kertik dizisi bulunan bir sürü ön kol kemiği ve başka hayvan kemikleri, kazıbiliminin şimdiye kadar ortaya çıkardığı en eski "hesap makinelerini" oluşturuyor.
    Bu kemik çubukları kullanmış olan uzaktan atalarımız, belki müthiş avcılardı. Ne zaman bir hayvan öldürseler, bir kemik üzerine bir kertik atıyorlardı. Her hayvan türü için farklı kemikler kullanabiliyorlardı.
    Böylece saymanlığın ilk kavramlarını icad etmişlerdi.Tarihöncesi mağaraların kayalık iç duvarları üzerindeki çeşitli hayvan çizimlerinin yanında bulunmuş birçok kertiğin hesap işlevi gördüğü hiç kuşku götürmez. 
    El tüm çağların ilk sayım ve hesap makinesidir. Yeryüzünün tüm halkları tarihlerinin şu ya da bu anında ona başvurmuştur. Parmak kemiklerinin ve eklemlerinin işe karıştırılması yalın işlemden çok daha öteye gitmeyi sağlar. Ayrıca Peru'da, Bolivya'da, Batı Afrika'da, Havai ve Caroline Adaları'nda, Japon takımadalarının çok yakınındaki Ryu-Kyu'da sayıları düğümlenmiş sicimler aracılığıyla kayda geçirme yöntemi vardır. Bu yöntem İnkaların arşivleme dizgesini de oluşturmuştur.
    Aritmetik tarihinde başka bir eski dizge de çakıl yığını dizgesidir ; insan onun sayesinde hesap sanatına başlamıştır. Ayrıca hesap (calcul) dediğimiz zaman, sözcüğün kendisi bizi uzak çağlardan gelen bu yönteme gönderir, çünkü Latince calculus (hesap) sözcüğü "küçük çakıl" anlamına gelir.
    Tarihin İlk Rakamları  : Bir gün birkaç saymanın aklına, sıradan çakılların yerine uzlaşıma dayalı biçemler taşıyan, farklı boylarda, pişmemiş topraktan yapılmış nesneleri koyma fikri geldi; nesnenin boyutu ve biçimi onu bir sayılama dizgesinin basamaklarından birinin karşılığı yapacaktı : Birler basamağı için bir çubuk, onlar basamağı için bir bilya, yüzler basamağı için bir küre...Bu milattan önce 4. binde, Elam'da olmuştu. Ancak sayı yeteneği onluk yerine altmışlıktır. Bir için küçük bir koni, 10 için bir bilya, 60  için büyük bir koni, 600 için delikli bir büyük koni, 3600 için bir küre...Bu çağda bu uygarlıklar iyice yayılmıştı, fakat yalnızca sözlü olarak. Yukardaki temellere dayalı hesap dizgesinin, nesneleri kilden yapılmış toplar içerisine koyma fikri sayesinde çok yararlı olduğu görüldü.
    Yazının kullanılması bir uygarlık göstergesidir.Belirli olayları kaydetmek,resmi kayıtları tutmak,tapınağın gelirlerini toplamak gibi gereksinimler,bir işaretler sisteminin gelişmesini sağlamıştır.Bu işaretler Mısır'da papirüs üzerine,Mezopotamya'da kil tabletler üzerine kaydedilmiştir.Geometri ve astronomi bilgisiniin gelişmesi,tahıl ekiminin ne zaman yapılacağı,ürünün ne zaman toplanacağı konusunda takvimler hazırlanması ve matematiksel bilgilerin varlığı da,yazı gibi uygarlığın temel göstergeleridir.
    İlkel insan mağara resimlerinde olduğu gibi,doğada gördüğü nesneleri somut ve yalın ifade etme yeteneğine sahipti.Neolitik çiftçiler ise bunu hiç yapmadılar;doğal nesneleri soyut geometrik ifadelerle simgelemeyi yeğlediler.Buna karşı Mısır'ın,Sümer'in,İndus'un kentsel merkezlerinde resim ve heykel yapan zanaatkarlar,birbirlerinden önemli farklılıklar göstermekle birlikte,ortak özellik olarak,yapıtlarında belirli bir kavramsallaştırmaya ve gelişkin düzeyine ulaştılar.
  

 
  BU SİTE 71289 ziyaretçi (148348 klik) KİŞİ TARAFINDAN ZİYARET EDİLMİŞTİR  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol