rankend | Farklı Olmak Emek İster

   
  DARMA TARIHCESI
  DÜNYANIN YAŞI
 

    19. yüzyıl biyoloji asrı olmuştur. 1793'te başlamış ve 1906 da bitmiştir. 1793 yılı, Paris Doğa Tarihi Müzesi'nin kurulma yasasının çıktığı tarihtir. Bu müze sayesinde genetik 20. yüzyılda yaşam bilimlerinin temeli olmuştur. Örneğin Lamarck için canlı varlıklar oldukları gibi yaratılmış değillerdi. Onlar formlarında değişim geçirebiliyorlardı. Kendilerini yeni alışkanlıklar edinmeye zorlayan ortamın etkisi altında modifikasyona uğruyorlardı. Bu adaptasyonlar kalıtım yoluyla bir sonraki nesle geçen yeni organik yapıların ortaya çıkmasına yol açıyordu. Bu olgu, edinilmiş karakterlerin kalıtımı olarak nitelendirilmektedir. Lamarck canlıların çıkış tarihi olarak 900 milyon yılı öngörüyordu. Evrimi oluşturan organik modifikasyonların ayırt edilmesi güç değişikliklerle gerçekleştiğini ileri sürdü. Ansızın gerçekleşen sıçramalar fikrine karşıydı. Darvin ise rastlantı ve doğal seçilimi savunuyordu. Darvin'e göre canlılar rastlantısal bir şekilde mikro varyasyonlar geçiriyordu. Ortama uygun varyasyonları bulunanlar hayatta kalacaktır, diğerleri elenecektir. Lamarck, ortamın organizmaların yapılışları üzerinde belirleyici bir etkide bulunduğunu, ortam değiştiği zaman organlar yeni ortama adapte oluyorlar ve organizmalar formlarında değişiklik yapıyorlardı. Fakat asla temel planlarını değiştirmiyorlardı. 
    Big Bang : Evrenin başlangıç noktası kabul edilen büyük patlamaya denir. Hemen sonrasının koşullarıyle evren oluştu. Deney Temmuz 2008'de gerçekleşecek. Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü (CERN) İsviçre'nin Fransa sınırında bulunan yeraltının gizemli tesisini kurmuştur. Bu deneyi yapacak üst düzey 2500 bilim adamını bünyesinde çalıştırıyor. Maddenin ve evrenin oluşumuyla ilgili, tarihin gelmiş geçmiş en önemli deneyi olacak. Örgütün baş fizikçisi ve Bilim Direktörü Hollandalı Jos Engelen. Henüz buraya Türkiye üye değil. Bu deneyler sonunda çok heyecan verici yeni bulguların ortaya çıkacağından eminiz diyor.
    Yerin 100 m. altındaki dev parçacık hızlandırıcının faaliyete geçmesiyle ortaya çıkacak sonuçlar nedeniyle "dev bir karadelik oluşacak, bu delik etrafta ne varsa içine çekerek yutacak. Belki dünyanın sonunu getirecek" gibi birçok spekülasyona konu oldu. Bu tesis dünyanın en büyük buzdolabı imiş. Tünel 27 km. olup -270 dereceye kadar soğutulacak. Önümüzde yepyeni ufukların açılacağı müjdesi verilmektedir. Bu deney insanoğlunun şimdiye kadar gerçekleştirdiği en önemli deney olacak. Evrenin başlangıcı olarak kabul edilen büyük patlamadan (Big Bang) çok kısa bir süre sonrasının koşulları laboratuar ortamında oluşturulacak. En az 10 yıl sürecek deney ve gözlemlerle modern fiziğin günümüze kadar yanıtlayamadığı bir çok önemli konu açıklığa kavuşturulacak. Bu örgüte 20 ülke tam üye.Buraya üye olmak için AB üyesi olmak ve pay ödenmelidir. Burada şimdilik 30 Türk fizikçi çalışıyor. Türkiye sadece gözlemci statüsü ile üye.Ancak bu deney gerşekleştirilemedi.
    CERN, Don Brown'un "Melekler ve Şeytanlar" adlı eserine de konu oldu. 
         Dünyanın yaşı, bitki,hayvan ve insanın organik gelişme yolu ile ortaya çıkışı :
    Dünyamızın yaşı radyoaktif unsurların tetkikinden çıkarılan sonuçlara göre 3,5 milyar yıldan daha eskidir. Yine radyoaktif metoda göre, hemen başlangıçta madenlerin oluşmaya başladığı, ilk bitki örneklerinin denizlerde 340 milyon yıl önce ortaya çıkmış olduğu hesaplanmaktadır. 310 milyon yıl kadar önce, ilk balık türü oluşmuş ve 300 milyon yıl önce de balıklardan meydana gelen amphibie'ler kıyılarda yaşamaya başlamışlardır. Amphibie'ler arasında 200 milyon yıl kadar önce, kurbağalar ve arkasından kaplumbağalarla krokodiller (timsahlar) gelişmiştir. Hominoidler'in yani insana yakın maymun türünün 30 milyon yıl öncesinde yaşadığı anlaşılmaktadır. Homonidlerin, yani insanımsı yaratıkların ise, maymunlardan bir cinsin dik yürümeye başlaması ile oluşmuştur. Dik yürüme nedeni ile eller serbest kalarak, iş yapma olanağı kazanılmış, ayrıca bu duruş, 500 cm. küp büyüklüğündeki maymun beyninin yeterince büyümesine yol açan kafatasının gelişmesi için gerekli statik şartı sağlamıştır. (Bugünkü normal insanın beyni ortalama 150 cm. küptür.) İnsan tarafından yapılan ilk taş aletler 600 bin yıl öncesine tarihlenmektedir. Buna göre insanın yaşantısını anlatan tarih, yarım milyon yıl öncesine kadar uzanan bir devreyi kapsar.
    İnsanın ataları konusunda araştırmalar :
    İlk gerçek fosil insan kafatası, 1848 yılında bulunmuş olan Cebelitarık kafatasıdır. Ancak bu kafatasının önemi, bulunuşundan 20 yıl sonra anlaşılabilmiştir. Gene o tarihlerde 1856 yılında bulunmuş olan Neandertal kafatası, bugün soyu tükenmiş olup bir insan ırkına adını vermiştir. Bu ilk buluntulardan sonra, gerek insan ve gerekse insanımsı fosil kalıntılara rastlanılmaya devam edilmiştir. İlk buluntular tesadüf neticesi bulunuyorlardı. Ancak günümüzde durum değişmiş olup, Homo Sapins'in yani günümüz insanının ata ve soydaşlarını arayanlar, bu işte ihtisas sahibi kişiler olup, insanlığın en eski tarihini aydınlatmak amacını güderler. 
    19.2.1998-Henri de Lumley
    İnsanın kökeni hakkındaki araştırmalarıyla tanınmıştır.1955-1977 arası CNRS de araştırmacı.Doğa Tarihi Müzesi uzmanı. 1994 denberi Müze Müdürü. Şu anda Fransa Müzeler Genel Müdürü. Çok liyakat nişanı var. Lejyon d'onheur nişanı var.Belgesel film ödülleri de var. 20 kadar insan kökeni ile ilgili belgeseli var.
    Fransa'nın güneyindeki birkaç prehistorya sitinden söz edecek.Avrupa'da ilk yerleşen insanlardan söz edecek. İlk omonidelerin (primatların) 7 milyon yıl önce yaşadığı anlaşılmıştır. Yakın tarihlerde Etiyopya'da 4.5 milyon yıl öncesinin iskeleti bulunmuştur. Tanzanya'da 3 milyon 700 bin yıllık sitte insan ayak izleri. Demek ki o dönemde insan var. 3 insan, ikisi yetişkin, biri çocuk ayak izleri. 3 milyon 100 yıllık ünlü Lusi iskeleti Doğu Afrika'da bulunmuştur. Birkaç tane hominide kafatası. İki ayak üzerinde, taşı işlemiyorlar, dile de sahip değiller, yani insan gibi konuşamıyorlar. Biped (ayakla yürümeyen) olan bu primatlar ağaçlarda yaşıyorlardı. 7 milyon yıl ile 2 milyon yıl arasında yaşamışlardır. 2 milyon 500 yılına doğru. L'omo bölgesinde 2 milyon 300 bin yıllık işlenmiş taş örnekleri. Davranışlarını anlamak için Güney Etiyopya'da Feces sitini kazdık. 2 milyon yıllık volkanik katmanlar var. 2 milyon 200 bin yıllık oturma katmanları var. Kazınmış taş aletler ve kazınmadan artan aletler var. Ama bunlarda rötuş yok.İnsanlar burada etoburlaşmışlardı. Yaşlı hayvanlardan dolayı hayvan leşleri ile besleniyorlardı. Burada kafatası bulunamadı. Yerleşim merkezinin örgütlenmesi bu şekilde. Bu tür yerleşim örnekleri2 milyon ile 1 milyon 300 bin yıl arası görülüyor. 
    Kenya'da görülen bir sit 1 milyon 600 bin yıllık ilk homo erektüsler. Göz çukurlarının üstündeki çıkıntılar onların özellikleridir. Dünyanın diğer bölgelerine buradan yayılacaklardır. 1 milyon 400 binden itibaren Cava'da Solo Nehri kıyısında ele geçti. Çin'de Pekin'in güney-batısına 80 km.uzakta.Çukutien yerleşmesi. Homo erektüs Avrupanın kapısında da bulundu. Gürcistan'da 1 milyon 800 bin yıllık Vallone Mağarası, küçük bir mağara. Nice Bölgesi'nde içinde eski bir dolgu 1 milyon senelik arkaik faunalar (hayvan kemikleri) var. Dolaysiyle fauna sayesinde tarihlendirildi.Spine rezonans yöntemiyle saptandı. 100 kadar işlenmiş taş ve yonga da var. Tek yüzü işlenmiş perkütör (çekiç).Mağara önce etoburlar (ayı, sırtlan, arslan) ve sonrada insanlar tarafından iskan edilmiş. İnsan yerleşmesi katmanlarında kırılma ve çizilmeler var. Eti çıkarmak için. Valone Mağarası, Avrupa'daki en eski sit. İtalya'da Adriyatik kıyılarında ve Hırvatistan'da böyle işlenmiş taşın bulunduğu (1 milyon yıllık) sitler var. Ancak aletler bulunuyor, fakat iskelet kalıntısı bulunamadı. Gürcistandaki çene kemiği 1 milyon 800 bin yıllık. Güney Avrupada son yıllarda 800 bin yıllık (İspanyaBurgos taraflarında) insan kalıntıları bulundu. İtalya'da Prof. Segre ve eşi, Sakre bölgesinde insan kafa tası parçaları buldular. Totabel sitinde bir takım homo erektüs kalıntıları bulundu. Bir nehrin 80 m. yüksekliğinde bir mağara. Falezde, mağaranın girişinden Pirene dağları görülüyor. Prehistorik avcılar ovadaki av hayvanlarının hareketlerini buradan izliyorlardı. Doğal bir ortamda şamua gibi hayvanları kendi ortamlarında avlıyorlardı. Ovada da bizon, at gibi büyük hayvanları avlıyorlardı. 3 yıl bu mağarada çalıştık. Karelerden oluşan ölçüleme yerleri kazı alanında bulunanbuluntuların yerini belirlemek içindir. Yerleşim alanı tabanı kemik ve işlenmiş taşlarla dolu. 15 m. dolgu var. Kayanın tabanındaki en eski katman 690 bin yıllık, en üst ise 100 bin yıllık. 700 bin yıl ile 100 bin yıl arasındaki manzara ve iklimin evrimini anlatıyor. Büyük boylu etoburları avlayan avcı grubunu kapsayan tabaka. Şurası da geyik türü hayvanları avlayan avcı grubunun katmanı. Alttaki yüzeyde ise (G tabanı) 450 bin yıllık otobur avcı grubunun katmanı. Gayet iyi tarihlendirilmiş. Uranyum, termolüminisans v.s. 700 çeşit tarihleme yapılmış. 300 binden fazla nesne ele geçti. Üçlü koordinatla nesneler toplandı. Bilgisayara işlendi. Konumlarını saptamak mümkün. 430 bin yıllık yerleşimin tabanı F tabanı. 440 bin yıllık geyik türü hayvanları avlayan avcı tabakası. Prehistoyacılar kazıyı tamamladıklarında başka araştırmacılar da kazıyı bilgisayardan takip edebilirler. Totebel Mağarası'nda. İnternette de bulunduğundan bu araştırmaya erişebilirler. İspanya ve İtalya'daki meslektaşlar hergün bu bilgilere ulaşabiliyorlar. En allttaki 00 bin yıllık geyik türü avlara avlayan kesit. 440 bin yıllık olan tabanın yüzeyi geyik ve keçilerin çene kemikleri. 450 bin yıllık büyük boylu otoburları avlayan kesit. Örs ve çekiç olarak kullanılan taşlar, ırmaktan gelmiş. At kemikleri içindeki iliği almak için kırmışlar, taşın kenarından vurmadan kaynaklanan izler. Kemik kırma izleri. At kemikleri. 500 bin yıllık düzey.Geyik türlerini avlayan avcı yerleşiminin tabanı. Bu alanın etrafı büyük taşlarla çevrilmiş. Ortada da 30 cm. kalınlığındaki katman da çok parçalanmış geyik kemikleri parçaları. Buradaki çenelerin incelenmesinden 2 yaşından genç hayvanlar, ekimle kasım arası yenmiş hayvanlar. Kil toprak. Yağmur sızıntıları ile gelmiş kil.Dolaysıyla yağmurla gelmiş kil. %70 kadar polen var. Demek ki etraf orman.  Geyik ve türevleri gibi hayvanları insanların avlaması da şaşırtıcı değil. Totebel Mağarasında insan yerleşmesinden sonra ayılar buraya yerleşmiş, ayı burayı kazıp kış uykusuna yatmış ve burada ölmüş. Ayının kemikleri tam halde. Geyikler ise çok parçalı idi. Ayının kafatası ve tam halde kalmış kemikleri. Başka yerleşim tabanlarında çizilmiş ayı kemikleri de var. Dolaysıyla ayı avlanıyordu. Ursus menengeri. 550 bin yıllık daha da eski bir katman iklim farklı. Toprağın incelenmesinde yağmurun getirdiği parçalar değil, rüzgarın getirdiği toprak.Kuru ve soğuk bir iklim.%15 in altında bir polen var. Çevre step. Soğuk, kuru iklimli bir bozkır, insanlar burada ren geyiği avlıyorlardı. İklime uygun bir hayvan ren geyiği. Totebel ovası o zaman bozkır imiş. Öküz, at ve kutup tilkisi de az miktarda mevcut. Soğuk iklim hayvanları. Burası ava çıkmış avcıların bir durağı. Kısa bir an iskan görmüş. Parçalı kemikler çok az. Postun yüzülmesi, etlerin parçalanması yani mutfak işleri anlaşılıyor. 550 bin yıllık yerleşim tabanı yoğun ren geyiği kemiği mevcut. Omur parçaları. Kesilmiş hayvanlar. Kafatası genellikle boyunda ki omurlarla birlikte bulunuyor. Beynin çıkarılması için kesilmiş. Yaban koyunu, Moğolistanda hala bazı türleri yaşıyor. Muflon. Çam ağacı poleni, fauna ve sedimanlar üzerindeki çalışmalardan prehistorik dönemdeki iklimi anlıyoruz. Bugün Akdeniz'e özgü çalılıklar var. Ovada bağlar var. Şarapları ile ünlü. 450 bin yılında mağaranın etrafındaki manzara ve ova. Ova gergedanı bozkırda bulunur. Bozkır bizonu. Bozbak atı. Bugünkü atlardan daha büyük bir at. 80 m.aşağıdaki Totebel ovasında bugün üzüm bağları var. 450 bin yıl önce step idi. Uzakta karla kaplı Prene dağları. Dağ keçisi türü hayvanı avlamış olan avcı. Bu mağarada çok çocuk yaşamış. Çocuklar uzun süreli yerleşimlerde olur. Av duraklarında çocuklara ait süt dişine rastlanmaz. G seviyesindeki uzun süreli yerleşim tabanında çok süt dişine rastlandı. Dumanı ile yukarı yükselen ateş yok. Totebel'de 450 bin yıl önce insanlar henüz ateşe hakim değillerdi. Odun külü ve kömür yok. 400 binle 100 bin yıl arasında odun külü ve yanmış kemik bulunuyor. En azından bu bölgede 400 bin yıldan itibaren burada ateşe hakim olunmuştur. Bir yüzeyin kenarı keskinleştirilmiş çört, 7 kg. ağırlığında bir taş balta. Tek yüzeyinin kenarı keskinleştirilmiş. Büyük hayvanların kesilmesinde kullanılmış(otoburların). Tüm çevresi keskinleştirilmiş taşlar, ne için kullanıldığı bilinmiyor. Çok az sayıda iki yüzeyi de keskinleştirilmiş taşlar. Çok kötü kalitede. Bazen de bu tür çekiçler bulunuyor. Yongalar var. Genellikle kuartzdan yapılmış. 5 km. lik bir dairenin içinde bu kuvartz mevcut. Bazen de daha uzaklardan daha kaliteli taşlar getiriyorlardı. 15 km. batıdan gelmiş mavimsi bir kuvarsit. En uzak 30 km. ötedeki bir vadiden bu taşları getirmişler. Gene 30 km.uzakta, kuzey-doğudan getirdikleri sileks. Prehistorya insanlarının hangi topraklarda ve ne kadar uzaklara gidebildiklerini anlıyoruz. Fecez'de ise 10 km. lik bir dairede dolaşmışlar. Totebel'de ise 60 km. lik bir daire içinde hareket ettiklerini anlıyoruz. Totebel'de yaşıyan bu avcılar kimlerdi? Çok sayıda insan kalıntısı olduğundan şanslıyız. Kazıyıcılar ve kemikler. Bu iki taşın altında bir insan alt çene kemiği görülüyor. Homo erektüsün çenesi arkası yüksek. Birincisinden daha da gelişmiş bir insan alt çene kemiği. Yatay bölümü alçak ve kalın. Dişler çok büyük üst çene ile birlikte genç (20 yaş) insan kafatası. Alın bölümü ile parital ile frontal arası kaynama olmamış. Azı dişi aşınmamış, 20 yaşından itibaren aşınır. Bir kafatasının ön yüzü. Totebel'de yaşayan insanın tam kafatasını oluşturabildik. Alnı basık. Bizde ise göz çukurları üstü dikeyine yükselmekte.Göz çukurları üstünde kalın bir kemer var. Yüz öne çıkık, elmacık kemikleri çıkık, angülaris dedikleri. Homo erektüsün karakterini oluşturan özellik. 1150 cm küplük bir kafatası boşluğu kapasitesi. Günümüz insanından düşük. Kafatası dışında bulunan kol ve bacaktan 1.60 cm. boyunda olduğunu anlıyoruz. Omuz ve basen kemiğinden kısa boylu, fakat tıknaz, enine gelişmiş bir insan. Göz oyuklarının üstü çıkıntılı, alt çenesi oluşmamış. Çok çirkin değil. Adli polisin suçluları tesbit için kullandıkları yöntemleri kullandık. Totebeli gezen kadınlar bu erkekleri yakışıklı buluyorlar. 8 cm. çapı olan yerleşim alanının tabanı geyik ve fil kemikleri ile dolu. Odun kömürü ve kül var. 380 bin yıllık. Rezonans yöntemi ile tarihlendirildi. 400 bin yıldan itibaren Totebel'de ateş görüldüğüne göre normal. Gergedan avlamışlar. 30 cm.lik bir ocak. Taşlardan örülü ufak bir duvarla ateşi korumuşlar.
    Terramata Yerleşim Alanı : Ocak yerleşim alanının içinde çöperler (kıyıcılar). 200 ile 100 bin yıl arası yaşı olan Nice'deki Lazere siti: Çift yüzeyli taşlar bulunuyor. Yerleşim alanında bulunan nesnelerin konumu. Mağara duvarlarına yakın yerlere ocaklar kurulmuş. Deniz kenarından koparılan otlarla çevrilmiş. Deniz hayvanı kabukları kalmış.Otlar çürümüş. 140 bin yıllık bu yerleşme Fransa güneyinde bitmiştir. Aşöllen döneme ait. Totebel'de Çoping tul (choping tool) ile nükleus'u birbirinden ayırmak çok zor. Terramata'da ise bunları ayırdetmek daha kolay. Stalamidlerden tarihlendirmeye gidildi.
    Tarihçiler, yazının keşfi ile başlayan devirlere Tarihi Çağlar, yazının bilinmediği devirlere de Tarih Öncesi Çağlar adını vermektedirler. İlk yazı Mezopotamya'da ve Mısır'da yaklaşık olarak aynı sıralarda M.Ö. 3.binin başlarında kullanılmaya başlanmıştır. Böylece Tarih Öncesi Devirler büyük uygarlık merkezlerinde M.Ö. 3000 tarihlerinden eski olan çağlardır. 
    Tarih Öncesi Uygarlıklar : Taş Devri, Bakır Devri, Tunç Devri ve Demir Devri olarak dört bölümde incelenir. Taş Devri üç bölüme ayrılır : 1- Eski Taş Çağı, 2- Orta Taş Çağı, 3- Yeni Taş Çağı

    ESKİ TAŞ ÇAĞI : (M.Ö. 600.000-10.000). İnsanın düşünen hayvan olarak yavaş yavaş gelişmeye başladığı bu ilk uygarlık çağı Buzul Devri'ne rastlar ve onun dört bölümü ile orantılı olarak dört devreye ayrılır. Yarım milyon yılı aşan bu uzun devre boyunca insan, henüz üretime geçmemiş olup, doğada buldukları ile geçinir. Erkek, hayvan avlayarak, kadın da bitki, böğürtlengiller ile küçük hayvan toplayarak geçimi sağlar. İnsanın medeniyet yolundaki ilk aşaması, ateşin keşfedilmesidir. Bu büyük keşfin Eski Taş DevrÎ'nin daha başlangıçlarında, insanın alet kullanmaya başladığı zaman yapılmış olması gerekir. Alet olarak, taştan tek ya da iki taraflı elbaltası ve çakmak taşından, uzun yaprak biçiminde bıçaklarla çalışıyorlardı. Eski Taş Devri sonlarına doğru, kemikten iğneler ve mızrak uçları da kullanılmıştır. Üçüncü Buzul Devri'nde, yeryüzünde ilk olarak heykel ve resim sanatı ortaya çıkmıştır. İlk Taş Devri'nde, insanın uygarlık yolunda en büyük aşaması, iki çakmak taşının birbiriyle sürtülmesinden meydana gelen ateşin keşfidir. Üçüncü ve Dördüncü Buzul Devri'nde, taştan,fildişinden heykelcikler ve mağaralarda da çok başarılı duvar resimleri yapılmıştır. Buzul çağında bazı bölgelerde, bir dişi tanrıya tapıldığı, mezarlarda ölünün yanında bulunan yiyeceklerden de hayatın ölümden sonra devam ettiğine inanıldığı anlaşılmaktadır. Antalya çevresindeki Karain, Beldibi ve Belbaşı Mağaraları, Eski Taş Devri'nin sonlarında kullanılmışlardır.
 
    ORTA TAŞ ÇAĞI : (M.Ö. 10.000 - 8.000). Taştan aletler bu devirde daha çeşitli ve daha kullanışlı şekiller gösterir. Bu devirde köpek ilk evcil hayvan olarak görülür. Devrin sonuna doğru gıda birikimine de başlanmaktadır. 

    YENİ TAŞ ÇAĞI : (M.Ö.8000-5.500), İnsanoğlu iki ayak üzerinde dolaşmaya başladığı, hatta bundan 40 bin yıl önce, aşağı yukarı bugünkü fiziksel yeteneklerine ulaştığı ve ateş yakmasını da öğrendiği halde uygar denebilecek duruma ancak 10 bin yıl önce (m.ö.8.000 sıralarında), yerleşik olduktan sonra erişmiştir. Yerleşik olmak insana mal ve zahire biriktirme olanaklarını sağladı. Dünyanın birçok yerinde bu çağdan kalma küçük yerleşmeler gün ışığına çıkarılmıştır. Bunlardan en ileri düzeyde olan dördü Anadolu'daki Çayönü, Hacılar, Çatalhöyük ve Köşk Höyük yerleşmeleridir.
   

 
  BU SİTE 71256 ziyaretçi (148302 klik) KİŞİ TARAFINDAN ZİYARET EDİLMİŞTİR  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol